PARTIYA DEMOKRAT´A KURDISTAN - XOYBUN

PDK - XOYBUN



BARBAR OSMANLININ KALINTISI TÜRKIYE DEVLETİ TARİH BOZUNCA İNKAR, ZULÜM VE TERÖR CUMHURİYETİ OLMUŞTUR!


Bu yazı için resmi iznimiz olmadan, herhangi kimse tarafından her hangi bilgi veya belge için kulanılamaz.

PDK - XOYBUN



Rıdvan Aydın :

Xoybun Com Germanya 06. 07. 2004 -
Türkiye´ nin olmayan Kürt politikasını izledikçe barış ve kardeşlik haykıran Kürt kardeşlerimize siz barış ve kardeşlik diyorsunuz, onlar verdiğiniz bu destek, savaş ve kurşun olarak bizlere geri geliyor. Hangi ve nasıl kardeşlik ? Hangi barış ? Kiminle barış ? Her tarafımız barış ve kardeşlik diye hop oturuyor, hop kalkıyoruz bu sonuç ne olacak ? Maalesef tam bir fiaskoyu yaşıyoruz. Türkiye Cumhuriyet´i Kürd´e barış ve kardeşlik şansı dahi vermiyor. Neden mi ? Güney Kürdistan´ın özgürleşmesi ve oradaki heyecanın Kuzey Kürdistan´a sıçrayacağından çekiniyorlar.

TC. biliyor ki eger Kürt´lerin dilini, kültürünü ve legal siyasetini serbest bırakırsa Kürd, Kürd´çe yazacak, çizecek ve düşünecek bir süre sonra ayrılmak isteyecek. Bu kaçınılmaz bir sondur. Bunun lamı ve cımi yoktur. Tüm saygın siyasi otoriteler ve cevreler bu tesbiti yapmış bulunuyorlar. Bunu Türkiye´deki siyasal bilimcilerde çok iyi biliyorlar. Kürdistan´in özgürlügünü ve geleceğini esaret altında tutan Iran, Suriye ve Türkiye ´regimleri uzatmaları oynuyorlar, bu üç devlet demokrasi ve insan hakları düşmanı olup Millyonlarca Kürd´ü ve toprağını esir ve sömürge tutuyorlar.

Ama ne zamana kadar´? Hikaye´nin bir sonu vardir. Örneğin sömürgeler zinciri olan Osmanlı İmparatorluğunu örnek göstere bilirim ... Yani anliyacağınız bu saltanatta sona erdi . Esaret, ´kölelik ... ve barbarların sömürgesi kalmak bizim için kader mi ? Kürd bu kadersiz, kaderini ne zaman yenecektir ? Hepimiz biliyoruz, uzatiğimiz barış ve kardeşlik elini alip koparıyorlar ve bize inanmıyorlar, bizim için bunlar teror, bunlar bölücü, bunlar Cia, bunlar Mossad, bunlar Scodland Yard ajanları diyorlar.

DEP miletvekileri serbest birakildiktan sonra Kürdistan´da bir çok yerde barış ve demokrasi, kardeşlik mitingleri düzenlediler.Türkiye´nin bölünmez bütünlüğüne olan sadakatlerını defalarca basın aracılığıyla kamuoyuna illetiler. Bu mitinglerin hepsine simdi Türkiye Cumhuriyeti Savcıları tarafından soruşturmalar açıldı. Yasak pankart tasmak Yasak slogan atmak Yasak dil kulanmak ( Kürt´ce, evet suç sayılmış ) Barış ve kardeşlik istemek, suç unsurları sayılmış.

Peki Sayın DEP´liler ne yapacağız simdi ? Siz söyleyin, biz yapalım demiyoruz. Çünkü o deneyimsiz devreler geçti bizi ancak bağımsızlık şiarı yönetir... Savsatalara ve içi boş kültürel vaadlere ihtizacımız yoktur. Sömürgeci TC devleti her türlü işgalcı, kuruluş ve kurumunu ülkemiz Kurdistan da bulundurmaktadır. Sömürgeci ve İhtilalcı çelişkiler somut bir şekilde yaşanmaktadır. Barış, kardeslik ve demokrasi bu mu ? Bursa´nın Gürsu ilcesinin bir Köyünde Erzurum´lu Kürt bir aile oturuyor. Bu aile köylülerin saldırısına ve baskısına ugruyor. Bundan iki gün önce bin kişilik bir grup bu aile´´nin evini yakmaya kalkıyor ve tavuklarını kesiyor. Bu Aile´nin can güvenliği yok ve davarlarını dahi otlatamıyorlar. Simdi burda bir kardeşlik ve barıştan söz edebilirmiyiz ?

Van´ ın Kürt bir Vali´si var.
Kürt´çe konuşan ve vatandaşlarla iyi dialog kuran bir demokrat olduğu söylenmektedır. Siirt´li olup son zamanlarda gitiği yerlerde halk´la Kürt´çe dialog kurduğu için sık, sık ülküçüler tarafından tehditler almış. Birileri bu Vali´yi öldürmek istedi. Acaba neden ? Bu eylem derin devlet´in imzasını taşıyor. Amaç tekrar kaos ortamı yaratıp Kürt´leri öldürmek için bakın Vali´yi öldürdüler sizde el kaida bizde el kurd var, diyeceklerdi. Kürd´e yaşamı yasaklamak ve Kürd´ü öldürmek için meşrutiyet kazanmak istiyorlar.

Türkiye´deki bazı faşist köşe yazarları Kürt´leri tehdit etmekten geri kalmıyorlar. Avrupa Birliği bizi almasın bu iş yatsın ondan sonra kendinize kaçacak delik arayın diyorlar. Bazı şeyleri dahi içlerine sindiremiyorlar. Son tahlilde ortaya çikan tablo çok açık ve net olup Türkiye´nin Kürt´lere kardeşlik ve olmayan barış şansını tanımadığını gösteriyor.

Bundan yaklaşık bir ay önce Isvec´den 20 kadar üniversiteli genç Diyarbakir´da Kürt sorunu hakında incelemeler yapmak üzere Diyarbakir IHD ve bir çok birey, örgütle Kürt sorunu konusunda araştırma yaptılar.TC. Savcıları simdi Insan Hakları Derneği Diyarbakir şubesi için soruşturma başlatmış. Sebep gerekçe Kürt Sorunu kelimesinin kulanılması dır. Bir Kürd olarak, bu yaşananlar insanın beyninde ve yüreğinde depremler yaratıyor.

Alın kardeşliğinizi ve barışınızı başınıza çalın. Hakımız olan özgürlüğümüzü istiyoruz. Biz Kürd ler sadaka değil, Millatan 4, 000 yil önce vatanimiz olan dedelerimizin, topraklarını geri istiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Dünyada ne kadar kanun varsa hepsini çiğnemiş olup Kürd´ün toprağını ve buda yetmiyormuş gibi dilini, kültürünü hipotek altına almış olup başkaldıran, direnen Kürd´ü yasakla, baskıyla, katliam ve işkence ile sistemli olarak susturmaya ve bitirmeye çalışmıştır.

Türkiye´nin Kürt politikası = Baskı oğlu baski, zulüm oğlu zulüm, inkar oğlu inkar, olmaklan kalmayip tarih boyunca beraberinde kan, gözyaşları akıtmıştır... Bu yaşanan gelişmelerden sonra artık her Kürt kendisine bu yapılanları iyi değerlendirmelidir. Böyle ne kardeş olunur, nede barış olunur... Türk´ler ne barışımızı ne kardeşliğimizi istiyor, ama maalesef biz Kürt´ler halen barış ve kardeşlik diyoruz. Onlar yani TC. devleti Kürdistan' a operasyonları yoğunlaştırıp, insanlarımızı öldürdükçe, kadınlarımıza tecavuz etikce biz kardeş diyoruz. Onlar köylerimizi yakıp boşaltıkça, aydınlarımızı öldürüp, sürgünlere gönderdikçe, tekrar ve tekrar kadınlara tecavüz etikçe, çocuklarımızı asimile edip, devşirmeleştirdikçe biz barış diyoruz. Ortada ne kardeşliğin, nede barışın muhatabı var. Kimse bizi dinleyip, dikkate bile almıyor.

Yapmamız gereken Bağımsız, Birleşik, Demokratik Kurdıstan´a kavuşma amacıyla ulusal devlete geçiş sürecini inşa etmede payımıza düşen sorumluluğumzu uygulamada kararlı ve azimli olmamızdır.Özelikle Kürdistan´in "Hayat Sigortası" olan gençlik örgütlenmeli ve bu dikenli yolda öncülük rolünü iyi oynamalıdır.

Kürt´ler artık birbirleriyle uğraşmaktan ve savaşmaktan vazgeçip ulusal bir birlik yaratmalıdırlar. Tüm birey ve siyasi örgütler bir araya gelip ulusal bir "KONSENSÜS"oluşturmalıdırlar. İdiolojik ayrılıklar bir kenara konup, ( farklılıklar saklı tutulmak ve korunmak suretiylen ) ulusal değerler etrafında örgütlenmek halkımıza ve şehitlerimize yarınlarımız olan çocuklarımıza olan namus ve onur borcumuzdur.

Bu saaten sonra Kürd´´ün savunması gereken tek slogan var, Dünyada ki tüm uluslara kendi kaderini tayin haki verildi, bu hak 60 millyon kürd´e neden tanınmıyor ? Sömürgecilerden çektiklerimiz yetmedi mi ? TC. devleti tarihi boyunca sizin yaptiğiniz zulüm, inkar, iskence, yeter...

Eskide üyesi ve Pêşmergesi olduğum PDKT 'nin devamı olan PDK- XOYBUN, Bağımsız, Birleşik, Demokratik Kurdıstan´a kavuşma amacıyla ulusal devlete geçiş sürecini inşa etmede payına düşen sorumluluğunu uygulamada kararlı ve azimli olduğuna tüm güvanimlen inanıyorum. Bu ulusal Partimizin, dünyadaki gelişmelerle insanlığın baskısız, özgür ve adil bir hayat yaşaması için insanlığın demokrasiyi yaşatıp geliştirmesinin yandaşı oldugunu bilinmesini istiyorum. Ve bu parti her türden diktatörlüklere karşı olan devlet, parti ve örgütlerle omuz omuza mucadele etme kararlığındadır. Sömürgecileri Kurdistanda kovmaya kararlı olan bu mucadele surecine çevremlen birlikte katılmaya kararlı adayım ...

Kürdıstan özgürleştikçe yaşam ve yarınlar dahada güzel olacaktır. Herşey özgür yarınlar için olup Kürt´ler de özgür ve medeni dünyada gereken yerlerini almalıdırlar.

06.07.2004


Rıdvan Aydın





Bu yazı için resmi iznimiz olmadan, herhangi kimse tarafından her hangi bilgi veya belge için kulanılamaz.

PDK - XOYBUN